AZİZ MAHMUD HÜDAYİ VAKFI
Vakıf bir adanıştır. İslam geleneğinde malın ve canın Allâh yoluna adanışının ürünüdür. Vakıf bir sorumluluktur. Her mü’minin, daha ötede her insanın, kendini diğer mü’minden diğer insandan, hatta yaratılmış her şeyden sorumlu hissetmesinin ürünüdür. Vakıf bir sevgidir. Yaradılmışları, yaradanın hatırına kucaklayan bir sevgidir. Vakıf bir hayır yarışıdır. Sevdiklerinden infak yarışıdır. Vakıf bir şükürdür. Rabbin verdiği ömre, nefes alıp vermemize şükürdür. İşte Hüdayi Vakfı da bu şükrün mücessemleşmiş önemli bir sivil toplum kuruluşudur.
Sevgi, şefkat ve merhamet duygularının infak olarak tezahür etmesi neticesinde doğup büyüyen vakıf müesseseleri, öncelikle diğergam bir ruha sahip diri bir gönülde kurulmaya başlar. Hemen her vakfın kuruluşunda temele atılan ilk harç, böyle bir gönül harcıdır. Azîz Mahmud Hüdâyî gibi bir gönül erinin yüreğinde tomurcuklanan Hüdâyî Vakfı çınarı da, o gönüldeki samimiyete Rabbin verdiği bereketle, dörtyüz yılı aşkın bir süredir bir şekilde varlığını devam ettirebilmiştir. Yaptığı hayırları “ebed-müddet” niyetiyle inşa eden bu nevi gönül adamlarının eserleri, bir “sadaka-i câriye” olarak -suyu bol bir ırmak misali- istikbale doğru akıp gitmektedir.
1985 yılında, Hüdâyî’nin vakıf misyonunu benimseyen ve onu yeniden canlandırmayı hedefleyen bir grup gönül adamının, bir araya gelerek kurmaya niyet ettikleri Azîz Mahmud Hüdayi Vakfı da bir nevi “Hüdâyî Vakıf Çınarı”nın taze bir dal olarak gün yüzüne çıkışıdır. Bu çıkış resmi olarak, 4 Ocak 1986 tarih ve 18978 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan mahkeme kararıyla tescil edilmiştir.
İsmini Azîz Mahmud Hüdayi Vakfı olarak tescil ettiren bu yeni vakıf, Hazret-i Hüdâyî’nin vakfında gözettiği hedefleri, öncelikle kendisine gaye maddesi olarak belirlemiştir. Vakıf bugün, ihtiyaç sahiplerine sığınak, gariplere barınak, yetim ve öksüzlere sıcak bir kucak olmuştur. Kurduğu müesseselerle hem yaralı gönüllere merhem olmuş, hem de memleketimizin yetişmiş insan ihtiyacına katkıda bulunmuştur. Hüdâyî âdeta bir hayır dağıtım merkezi durumuna gelmiştir. Doluyor ve boşalıyor. Oraya garip gelen, yüreği bütünleşmiş olarak ayrılıyor. Gözü yaşlı gelen tebessümlerle…
Memleketimizde derya gönüllü hayır sahipleri var, öte yanda yıkılmış gönüller mevcut. Hüdâyî, bu iki dünyanın tam buluşma noktasında.
Bir vakfın en önemli sermayesi, hiç şüphesiz gönüllüleridir. Azîz Mahmud Hüdâyî Vakfı bu anlamda, hem ismini taşıdığı Hz. Hüdâyî’nin sevenlerinin çokluğu, hem de vakfın hizmette ayırım gözetmeyen bir hizmet anlayışına sahip olması sebebiyle, kemiyet ve keyfiyet itibariyle fedakar ve samimi çok sayıda gönüllü sermayesine sahip olmuştur.